DÜNYAYI ANLAMAK İÇİN 2000 YIL YAŞADIM
Dünyayı anlamak için 2000 yıl yaşadım.
Suların üzerinden atladım.
Boşluklara çekilen iplerde yürüdüm. Düşmemeye çalıştım.
Her düşüşümden sonra yeni bir ip aramayı 350 yıl sonra bıraktım.
Şelalelerin arkasına geçip suları tersten izledim ve nehirlerin tersten aktığına şahit oldum.
Seslerin toplandığı uzayı nefesimi tutarak duymayı,
suyun altında ise nefes almayı öğrendim.
Evleri basan sellerin gözyaşlarından oluştuğunu, yeryüzünün kalp kırıklıklarından sarsıldığını anladım.
Bir ritim mırıldandım
rüzgara.
Yapraklara taşıdı. Yapraklar köklerine, kökler diğer yapraklara.
ve bu ritim bulutların şeklini değiştirdi.
Zaman bir illüzyondu. İleri ve geri
Bunu anladığımda havaya bir taş attım. Taş geri geldiğinde parçalanan kaya dağ olmuştu.
Ve dağ çok güzeldi.
Okumaya başladım.
Güneş gölgeleriyle yazı yazıyordu, dalları kullanarak.
Kum toplamayı o gün bıraktım.
Dua etmeyi bıraktığımda ise ellerim bir dürbüne dönüştü ve bu sayede kuşları gördüm, uzaktaki toprakların semalarında. O topraklardaki herkes dua ediyordu. Ama biri bana el salladı.
Ona el sallamak için elimi kaldırdığımda artık yer çekimine tutunamıyordum.
Bunu özgürlük sandım, oysa dünya tersine dönmüştü ve ben düşmüştüm.
Ve bir solucan oldum, sonra bir kelebek ve salyangoz.
Yağmur sularını içtim,
bir teknenin içinde biriken.
Sislerin arasından biri uzattı.
Bana dünyanın sırrını söyleyecek gibiydi.
Onun yerine bir şarkı söyledi.
ve şarkı şöyle başlıyordu.
'Dünyayı anlamak için 2000 yıl yaşadım.'