DUYGUSUZLUK DUYGUSU

2019 Ekim'inde yazdığım bir yazı
Asya'da eski bir medeniyetin kalıntıları arasında dolaşırken budist rahipleri çok düşündüm.
Şehir turistlerle doluydu. Yanımdan geçen her insan bir şey hissettiriyor, düşündürtüyor veya kendisi ile ilgili bir şeyleri yüksek bir frekansta yayıyor gibiydi. Mutlular mıydı, mutsuzlar mıydı, neşeliler miydi ya da öfkeli ve sinirliler miydi bunu anlayabiliyordum. Yorgun, enerjik, heyecanlı her duygu okunuyordu. Dahası o ana dair değil, insanlar hakkında genel olarak bile kanılara varabileceğiniz kadar kuvvetli duygular yayıyorlardı.
Bir sabah, çok erken yola koyuldum. Kimse uyanmadan şehri tatmak istedim. Ne kadar garip ve mükemmel bir tesadüftü ki o saatte yüzlerce budist rahip de orada, Angkor Wat'taydı. Traş edilmiş kafaları, bedenlerine doladıkları kırmızının, turuncunun ve sarının tonlarındaki kıyafetleriyle koyu renkli taş yapıların arasında şiirsel bir görüntü oluşturuyorlardı. Ağırlıkları sanki yokmuş gibi, ayakları yere değmiyor, ya da ince taneli bir kumun üzerinde yürüyorlarmış gibi sessizce dolanıyorlardı. Hiçbir duygu, hiçbir şey hissetmiyordum yanlarından geçerken. Nasıl olabiliyordu? Nasıl hiçbir duygu dalgası yaymıyorlardı? Duygulardan yoksun muydular?
Taş kemerlerin arka arkaya dizildiği upuzun bir koridorda, çok uzakta bir köşede, bir çocuk rahibin kumaşını bedenine dolamaya çalıştığına şahit oldum. Biraz debelenmekte ve bir miktar da olsa görünme tedirginliği ile birlikte panik ve usanmışlık yaşamaktaydı. Yanına çok yaklaşmamış olsamda bunu hissedebiliyordum. Şahit olduğum iki duygudan biri buydu. Diğeride bu yukarıdaki polaroidini çektiğim 13-14 yaşlarındaki rahiplerin hissettirdikleriydi. İki adet daha polaroidlerini çekip onlara hediye ettim. Hayatlarında ilk defa polaroid görüyorlardı. Çok şaşırmışlardı. Ellerine aldıklarında yüzlerindeki o hafif - ama gerçekten çok hafif- gülümsemeye engel olamadılar.
O ana kadar bir duygular denizinde yüzdüğümü ve zaman zaman boğulduğumu fark ettim.
Budizmde dünyanın akmasına izin verirler. Onu durdurmak, yönünü değiştirmek gibi istekleri yoktur. Duyguların gelip geçici olduğunu düşünürler. Öyle yaşarlar. Duygusuzluk duygusuyla. Bu da sahip oldukları tek duygudur.
---
Bu yazıyı tekrar okuduğumda, küresel bir felaketin içerisinde tüm duygularımın sıfır noktasına çekildiğini hissediyorum. Hayatınla ilgili belirsizlik, yaşayıp yaşayamayacağına dair güvensizlik seni anda tutarken duygulardan kurtarıyor sanki.
Her şeyi yeniden öğrenmeye başlayacağım.