MAYIS NOTLARI

Yaşantımız şekil değiştirdi. Kimisi buna adapte olmakta zorlandı, kimisi için ise çok kolay oldu. Bazılarının ise hayatında hiçbir şey değişmedi. Okuduğum kitapta, küçük bir çocuğun kendi dünyasının bizim dünyamıza, duygular, algılar, fiziksel temaslar ve sesler ile bağlı olduğunu yazıyordu. Bunu okuduğumda büyülendim. Olması gereken buydu. Bizim ise, dünya ile olan bağlantımız yaptığımız işlerimiz, sosyal sınıfımız, tükettiklerimiz, sahip olduklarımız ve sahip olamadıklarımız ile. Bir kimlik değil söylemeye çalıştığım. Ama yaşantımıza bunların şekil vermesine izin verdik. Ve bir anda bunların hepsinden mahrum kaldığımızda yaşantı anlam arayışına girdi. Halbuki doğduğumuz andan itibaren sahip olduğumuz o algılarla açılan ve büyüyen dünyamızı koruyabilseydik, bugün bu kadar anlam arayışının içinde olmayacaktık belki de. 'Anlam arayışı' diye bir kavram dahi olmayabilirdi. Ama madem var, anlamın çok küçük mikroskobik ölçekte olduğunu ve görebilenler için görünür, göremeyenler için gizli saklı kaldığını söylemeliyim.
-
Mayıs'la beraber yeni yaşantıma alıştığım bir akşamüstünden yazıyorum. Akşamüstlerini seviyorum. Havanın henüz kararmaya başlamadığı ama güneşin elini eteğini çekip rüzgarın esmesine izin verdiği ve bulutların son geçişlerine tanık olabileceğin yumuşak saatler. Yarına kadar yoklar bulutlar. Belki yarın bile gelmeyebilirler. Cam kenarında duran çalışma masamdan ara ara dışarıya bakıyorum. Burası evin doğu cephesi. Evim dördüncü katta ve buradan gördüğüm alabildiğine evler, deniz ve karşı kıyı. Binlerce ev görüyorum ama bir tane bile insan göremiyorum. Bu hep tuhaf geliyordu, hâlâ daha gelmekte. Neden bu kadar sessiz bu kent, bu insanlar nerede? Şiddetlenen rüzgarla beraber saçlarım uçuyor, yanımdaki orkidenin de beyaz çiçekleri. Bir yazarın sözleri geliyor aklıma, pencereden bakınca dünyayı fark etmemizin ama onun bizi algılamamasının rahatlatıcı bir yanı olduğunu söylüyordu. Galiba bu, bugüne kadar böyleydi. Dünyanın bir köşesine usulca kıvrılma isteğimiz, dünya bizi algılamadığı için güzeldi. Şu an algılamaya başladı ve aslında tam olarak hayatımızda değişen şey bu.
-
Yıllar önce gördüğün bir şeyin, yıllar sonra okuduğun bir şeyle olan bağlantısını keşfettiğinde beynin içinde müthiş bir fırtına kopuyor. Ardı ardına çakan şimşekler eşliğinde o bağlantıyı destekleyen, alakasız şeylerin alakasını kavradığın yeni yeni bağlantılar kuruyorsun. Tüm bunları yazmaya karar verdiğinde yağmurlar başlıyor. Son yazım -Ben Senin Ne demek İstediğini Anladım -benim için böyleydi. Sağanak bir yağmur. Sevdiniz mi ya da size dokundu mu yazı merak ediyorum. Bu arada yazıları yorumlara açtım. Düşüncelerinizi paylaşın lütfen.